Röportaj: Serhat Şabap

 

SDE Akademi olarak röportaj köşemizde bu hafta Pakistan’ın Ankara Büyükelçisi Sn. Muhammed Syrus Sajjad Qazi’yi konuk ettik. Kendileriyle Türkiye-Pakistan ilişkilerinin tarihçesini, Pakistan’ın bölgedeki yerini ve Hindistan ile kronikleşen problemlerini konuştuk. 

Öncelikle hoş geldiniz sayın büyükelçi, ayrıca bizlerle röportaj yapmayı kabul edip vakit ayırdığınız için de teşekkür ederiz.

Sizi daha iyi tanıyabilmemiz için, kendinizden kısaca bahsedebilir misiniz?

Muhammed Syrus Sajjad Qazi. Pakistan’ın Ankara Büyükelçisiyim. 1990 yılında diplomasi yolculuğum başladı. Ankara’da göreve başlamadan önceki temsilcilik durağım Macaristan’dı. Bunun yanı sıra Cenevre (1995-1999), Yeni Delhi (2005-2006) ve Washington (2006-2013) dahil olmak üzere yurtdışındaki çeşitli Pakistan misyonlarında temsilcilik yaptım.

Pakistan hakkında genel bir bilgi edinebilmemiz için neler söyleyebilirsiniz?

800 bin km2’lik yüz ölçümüne sahibiz. Türkiye’nin yüz ölçümüyle hemen hemen eş değer bir durum olarak düşünebilirsiniz. Haritadaki şekli itibariyle, yatay şekilli Türkiye fiziki haritasının dikey hali olarak da düşünebilirsiniz. Pakistan’ın ekonomik göstergelerine değinmek gerekirse: GSYİH: 280 milyar dolar, Kişi başına gelir: $ 1300’dır. Bunun yanı sıra satın alma gücü parametresi açısından ise dünyanın en iyi 23. Ülkesiyiz.

İstatiksel bilgilerin dışında, yemek kültürümüz için diyebilirim ki bizler de en az sizin kadar et yemeklerini seviyoruz. Geleneksel ve modern spor kültürüne de yakından ilgi duyuyoruz. Doğal güzellikleri ve kültürel çeşitliliği itibariyle çok zengin kaynaklara sahip olduğumuzu söyleyebilirim. Pakistan, 2020 için En İyi Tatil Yeri seçildi ve 2020 yılı için dünyanın üçüncü en yüksek Potansiyel macera destinasyonu olarak ilan edildi. Ülkemizdeki güvenlik arttıkça  turizm de artmaktadır. Sadece birkaç yıl içinde Pakistan’da turizm % 300’den fazla arttı! Pakistan ayrıca 175 ülkeye ve 50 ülkeye vize hizmeti verdi. Bunlarla birlikte de topraklarımızın güzelliğini en iyi şekilde temsil eden Hun ve Skardu gibi kuzey bölgelerine seyahat akını aldı.

Malumunuz, Türkiye-Pakistan ilişkilerinin tarihten gelen çok güçlü bir bağı var. Her geçen gün de bu  ilişkiler katlanarak artıyor. Siz ikili ilişkilerin tarihine ve seyrine yönelik neler söyleyebilirsiniz? Ayrıca şuan ki noktanın daha ileri bir seviyeye gitmesi için neler yapılabilir?

Türkiye ve Pakistan arasındaki türden bir ilişkinin dünyada örneği yoktur. Bu ilişkiyi ancak şu sözlerle açıklayabiliriz: One nation, two states (Bir millet, iki devlet). Pakistan’da bir çocuk dünyaya geldiği zaman, ona ilk olarak deriz ki: sen bir Pakistanlısın, sen bir Keşmirlisin ve sen bir Türk’sün. Sizin de dediğiniz gibi bizim güçlü kardeşliğimiz çok eskilere dayanıyor. İlişkilerimizin tarihine ve önemine ithafen, Milli şairimiz Muhammed İkbal’in, şu dizelerini okumak isterim: “Dedi Hz. Muhammed (A.S.) Cihan bahçesinden bana bir koku gibi yaklaştın Söyle bana ne gibi bir hediye getirdin? Dedim: Ya Muhammed (A.S.) dünyada yok rahatlık Bütün özlemlerimden umudu kestim artık Varlık bahçesinde binlerce gül lale var Ama ne renk, ne koku… Hepsi de vefasızdır Yalnız bir şey getirdim kutlanmıştır tekbirlerle Bir şişe kan ki eşi yoktur namusudur, vicdanıdır Buyurun, bu Çanakkale şehidinin kanıdır.”

Anadolu’da başlayan bağımsızlık mücadelesi sürecinde de kardeşlerimizin yanında olmaya çalıştık. Pakistan’da çok meşhur olan “Abdur Rehman Peswari” ve arkadaşları Pakistan’dan yola çıkarak Anadolu’ya geldiler ve milli mücadeleye bizzat destek verdiler. Hatta milli mücadele sonrasında da Türkiye’de kalmıştır Peswari. Aramızdaki dayanışma ruhuna binaen  Kıbrıs meselesindeki duruşumuzu da örnek gösterebiliriz. Sizin de bildiğiniz üzere BM Güvenlik Konseyinde Kıbrıs meselesi tartışılırken yapılan oylamada, bütün ülkelere Türkiye aleyhinde oy kullanırken, biz Türkiye lehinde tutum sergileyen tek ülke olduk.

İlişkilerimizin bugününe dair bir değerlendirme yapmak gerekirse, her alanda kapsamlı bir çalışma içerisinde olduğumuzu söyleyebilirim. Askeri, ekonomi, kültürel, ulaşım.. daha bir çok örnek vermem mümkün. Bakın mesela geçen sene Türkiye’ye seyahat amaçlı 120 bin Pakistanlı geldi. Her alandaki ilişkilerimizi güçlendirme yönündeki çabalarımız devam ediyor zaten. Geçmişimizi bildiğimiz takdirde geleceğimizi inşa edebiliriz. Bu yüzden iki ülkenin sahip olduğu dostluk ilişkilerinin yeni nesillere iyi bir şekilde aktarılması en güzel yöntem olacaktır.

Sayın Qazi, öncelikle Pakistan’ın bölgedeki konumuna değinelim. Pakistan’ın bölgedeki konumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Pakistan, sahip olduğu doğal güzellikleri, verimli toprakları, yer altı kaynakları ve de özellikle jeopolitik konumu itibariyle bölgenin önemli bir aktörüdür. Savunma ve güvenlik açısından da her geçen büyük bir aşama kat ediyoruz. Çok kapsamlı bir ordu ve savunma sistemleriyle donatılmış silahlı kuvvetlerimiz ile güvenliğimizi tesis etmekteyiz. Sizlerin de bildiğiniz üzere dünyanın 6. büyük ordusuna da sahibiz. Bütün bunların yanı sıra Nükleer silah sistemlerindeki kazanımlarımızda bizim hem bölgesel ölçekte hem de küresel eksende önemli bir aktör olduğumuzu parametreleridir.

Sayın Büyükelçim, Pakistan’da yaşanan terör faaliyetleriyle ilgili neler söylemek istersiniz? Özellikle Belucistan eyaletinizde sıklıkla terör faaliyetleri gerçekleşiyor. Bu faaliyetlerin arkasında Hindistan olduğu yönünde, Pakistan yetkilileri tarafından açıklamalar yapılmıştı.

Terör meselesi bizim kanayan yaramız. Pakistan’ın bölgede artan etkinliğine zarar vermek ve gelişimini engellemek için bu faaliyetleri gerçekleştiriliyor. Hindistan çok uzun süredir topraklarımız üzerinde art niyetli politikalar güdüyordu ama özellikle 2014’de iktidara gelen son hükümetleri ile birlikte bu art niyetli politikaları zirveye çıkardı.

Türkiye örneğinde de görüyoruz ki bölge de çatışma ve kaos arttıkça bundan herkes etkileniyor. Pakistan’ın istikrarsızlaşması Hindistan’a da zarar vermeyecek mi?

Doğru bir yaklaşım. Gerçekçi olarak bakıldığı zaman bu açıkça görülecektir ama Hindistan’ın gözünü nefret boyamış durumda. Bildiğiniz üzere Çin ile Pakistan arasında bir ekonomik koridor oluşturma projesi için 2015’te resmi süreç başlatılmıştı. Bu koridorun hayata geçmesiyle birlikte Pakistan çok büyük bir ekonomik kazanç elde edecekti ve ulaşım sistemlerinde de önemli bir güzergah olarak jeopolitik ve jeostratejik önemini arttırılacaktı.

Bu terör eylemlerden doğan zararımız 60 milyon $ civarında. Hindistan gerek bu güzergah üzerinde gerekse alternatif sahalarda, terör faaliyetleri gerçekleştiren gruplara finansal ve lojistik destek sağlayarak bu projeyi baltalamak istiyor. Bununla da yetinmeyen Hindistan, Taliban’ı da kışkırtarak Pakistan’ı istikrarsızlaştırma gayreti içerisinde olduğunu ifade edebilirim. 

ABD ile Çin arasında kızışan rekabetin, bölgede Pakistan ile Hindistan arasındaki ilişkileri de zedelediğini söyleyebilir miyiz peki?

Bizim Çin ile tarihten gelen köklü bir ilişkimiz var. Hali hazırda da ikili ilişkilerimizi kazan kazan sistemi üzerinden şekillendiriyoruz. Hindistan, bu noktada farklı motivasyonlarla hareket ediyor olabilir.

Nitekim Keşmir’deki masum halka karşı çok büyük suçlar işliyor. Bugüne kadar özgürlüklerin savunuculuğunu yapan ‘Batılı’ devletlerde burada yaşanan hak ihlallerine sessiz kalarak göz yaşlarına meşruiyet kazandırmaktadır. Sorunuzu tamamlamam gerekirse muhakkak uluslararası dengeler bölgesel ölçüde etkilere sebebiyet vermektedir. Yalnız rekabeti insan odaklı kabul etmek ve kardeşlik hukukunu da muhafaza edebilmenin önemli olduğuna dikkat çekmek istiyorum.

Sayın Büyükelçim, samimi yaklaşımlarınız ve bize ayırdığınız vaktiniz için teşekkür ederiz.