Hırvatistan Ankara Büyükelçisi Hrvoje Cvitanovic ile gerçekleştirdiğimiz özel röportajı ilginize sunuyoruz.

Röportaj: Dilara Öneş

Hrvoje Cvitanovic Kimdir?

20 Ocak 1968 yılında Zagreb’de dünyaya geldi. 1991 yılında Zagreb Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden lisans derecesi aldı. 1995-2000 yılları arasında Hırvatistan’ın İsviçre Konfederasyonu elçiliğinde Hırvat büyükelçi danışmanlığı, 2000-2001 yıllarında Hırvatistan Dışişleri Bakanlığında Dışişleri Bakan Yardımcısı Ofisi Başkanı, 2002-2004 yıllarında Dışişleri Bakanı Kabine Başkanlığı, 2004-2010 yıllarında Hırvatistan Cumhurbaşkanı Kabine Başkanı, 2010-2014 yıllarında Hırvatistan Cumhuriyeti Zürih Başkonsolosu, 2014-2015 yıllarında Dışişleri Bakanlığına bağlı Hukuk İşleri ve İnsan Kaynakları Sektör Başkanlığı, 2015 yılında AP Genel Sekreteri, ardından Hırvatistan’ın Kore büyükelçisi görevlerini üstlenen Sn. Cvitanovic, 2019 yılı itibariyle Hırvatistan’ın Ankara büyükelçisi olarak görevini yürütmektedir. İleri seviye İngilizce ve Almanca bilmektedir.

 

Sayın Büyükelçi röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Öncelikle Hırvatistan ve Türkiye arasındaki ilişkilerin bugününü nasıl değerlendirirsiniz ve geleceğe dair öngörüleriniz nelerdir?

İki ülke arasındaki siyasi ilişkiler belirli dönemlerde deişkenlik göstermiş olsa dahi genel ekseriyetle kuvvetli oldunu söylenebilir. Hıvatistan ve Türkiye arasındaki istikrarlı temaslar ikili ilişkilerimizin önemli bir bileşenidir.

Siyasi, sosyal ve ekonomik bir güç teşkil eden Türkiye ile etkileşimimiz hemen hemen her başlıkta mevcut olmakla birlikte ekonomik anlamda karşılıklı yatırımlara önem vermekteyiz. Başta turizm olmak üzere hizmet sektöründe Türk otellerinin ülkemizde önemli faaliyetleri bulunmaktadır. Bunun yanı sıra enerji sekötüründe de Türk firmalarının önemli yatırımlı var ve bu talep her geçen gün artıyor.

Ticari iişkilerimizin yanı sıra sahip olduğumuz tarihsel iletişim de bugün bizi güçlü kılan önemli bir unsurdur. Karşılıklı anlayış ve ortak hedefler doğrultusunda ilerleyeceğimize inancım tamdır.

Türkiye’nin Avrupa Birliği üyelik sürecine yaklaşımınız nedir  ?

Türkiye’nin AB ailesinin bir üyesi olması gerektiğini düşünmekteyiz ve bu süreci destekliyoruz. Türkiye bir Avrupa ülkesi ve AB’ye entegre olmalı. Üye olmayı hak ediyor.  Bu noktada kimileri Türkiye’nin Avrupa ile olan bağlarının zayıf olduğunu ifade ediyor ancak bu yanlış ve eksik bir değerlendirme. Biz Türkiye ve AB ilişkilerinin kuvvetli bir bağa sahip olduğu düşünüyoruz.

Birtakım sorunlu hususlar var olsa dahi işbirliklerimizin daha çok olduğunu ifade edebiliriz. Türkiye’nin AB üyeliği sadece sizin için değil aynı zamanda bizler içinde önemli bir kazanım olacaktır.

Sayın Büyükelçi malumunuz birçok devlet şu anda Afrika ülkeleriyle yeni bağlar kurmak istiyor. Türkiye’de var olan güçlü ilişkilerini arttırma gayretinde. Hırvatistan’ın bu noktadaki bakışını ve Türkiye’nin Afrika politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Afrika şu anda büyük bir pazar. Çok kapsamlı bir ekonomik sistemin inşa edildiğini görüyoruz orada. Türkiye’de bu noktada önemli açılımlar gerçekleştirmektedir. Türkiye ve Afrika adına olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyorum. Hırvatistan’ın şu anda Afrika’daki muhtelif ülkelerle ilişkileri var. Yalnız bu bağı daha da genişletecek bir konjonktürde olmadığımızı belirtmeliyim. Bu bağı ilk olarak büyük ülkeler sağlamalı ki ilişkiler arasındaki gelişmeye gidilen kapı açılsın. Hırvatistan küçük bir üke olmasından ötürü bu tür alanlarda daha temkinli hareket ediyoruz.  

Hırvatistan’ın küçük bir ülke olduğunu belirttiniz peki Hırvatistan bağımsızlığını kazandıktan sonra uluslararası sisteme kolayca entegre olabilmek adına hangi yolları denemiştir ?

Bu bağımsızlık çok önemlidir çünkü Hırvatistan’a tarihte ilk defa bir şans verilmiştir. Hırvatistan çok farklı tarihlerde ilk defa iki büyük dış politika önceliği kazanmıştır. NATO ve AB  bunlardan en önemlileridir. Bu durumlarda Hırvatistan tamamamen farklı bir sistemden gelen bir ülke olarak yeni davranış biçimlerini öğrenmek zorunda kalmıştır.

Hırvatistan, Ankara kadar büyük bir toprağa dahi sahip değildir ancak sınırları oldukça uzundur. Bosna ile olan sınırı AB içinde en uzun sınır kabul edilmektedir bunu savunmak çok zordur, düz bir alan olmamakla birlikte tepecikler ve egebeli arazilerin yaygın olduğunu söyleyebiliriz Dolayısıyla toprak bütünlüğünü korumak adına uluslararası örgütlere üye olarak işbirliği içerisinde bulunmak bizim için öncelikli bir amaç teşkil etmiştir.

İkinci bir önemli unsur ise Shengen’e üyelik sürecidir. Hırvatisran’ın önceliklerini ve imkanlarını dikkate aldığımızda başta güvenlik olmak üzere her alanda işbirlikleri kaçınılmaz görülmektedir.

Bu bağlamda bölgesel ve küresel örgütleri güvenliğimizin teminatı olarak görmekteyiz.

Tek kutuplu dünyadan çok kutuplu bir sisteme geçişin tartışıldığı süreci nasıl değerlediriyorusunuz?

Gerçeklik saniyede olmasa da bir haftada değişebilir. Her zaman her şeyin değişebileğini göz önünde bulundurmamız gerekmektedir. Çok hızlı büyüyen, kapsamlı bir dünyada yaşamaktayız ve bunu her zaman göz önünde bulundurmak zorundayız.

Son birkaç senede yaşadığımız devrim niteliğindeki değişimler ve hadiseleri değerlendirdiğimiz de bunu daha iyi görmekteyiz. Covid-19 ile başlayan süreç; üretimden tüketime birçok alanda kapsamlı bir dijital dönüşüme neden olmuştur. Geçtiğimiz günlerde Rusya’nın Ukranya işgali de bu krizlerden birisidir ve uluslararası sistemin gidşatını önemli ölçüde etkileyecektir.

Bilhassa bölgesel ittifakların ön plana çıkacağı çok kutuplu bir döneme girileceğine işaret etmektedir.

 

Sayın büyükelçi vermiş olduğunuz samimi cevaplar için teşekkür ederiz. Sizlrin tecrübelirinizden istifade etmek güzeldi. Sizleri SDE Akademi’de yeniden ağırlamaktan onur duyacağız. En derin saygılarımızla..