Röportaj köşemizin bu haftaki konuğu Bangladeş’in Ankara Büyükelçisi Mosud Mannan oldu. Kendileriyle, Pandemi sonrası uluslararası sistemi, Bangladeş’in perspektifinden ‘dünya düzeni’ ve Türkiye-Bangladeş ilişkilerinin gelişimi adına nelerin yapılabileceğini konuştuk. İlgilerinize sunarız.
Röportaj: Serhat Şabap
Sayın Büyükelçi öncelikle hoş geldiniz. 40 ülkeden 62 öğrencinin katılım sağladığı Uluslararası Diplomasi Okulunda ders veren ilk büyükelçi olarak programımız hakkında neler söylemek istersiniz?
Böylesi bir programda konuşmacı olmak oldukça güzel bir deneyimdi benim için. Dünyanın dört bir tarafından Türkiye’ye gelen ve master/doktora eğitimini Ankara’da devam eden, ülkelerine dönecekleri zamanda da çok önemli yerlerde faaliyetlerini gerçekleştirecek parlak zihinleri bir arada görmek ve onlarla diyalog kurmak oldukça anlamlı.
Diplomasiyi bir nokta iletişim sanatı olarak tanımladığımız takdirde bir diplomat için bu denli geniş bir zeminde ülkesini temsil edebilmesinin çok önemli bir kazanım olduğunu düşünüyor ve böylesine kapsamlı bir programı organize eden SDE ve SDE Akademi ekibini tebrik ediyorum.
Sayın Büyükelçi öncelikle Bangladeş’in perspektifinden uluslararası sistemi değerlendirebilir misiniz? Ve sizce daha adil bir uluslararası sistem nasıl inşa edilebilir ?
Öncelikle uluslararası sistemi doğru tanımlamamız gerektiğini düşünüyorum. Ama temelde ‘adaletsiz’ bir yapının olduğunu ifade edebiliriz. Bangladeş’in perspektifinden bir analizin anlaşılır olabilmesi için Bangladeş’i tarihi, sosyolojisi ve bölgesel konumu itibariyle bir bütünlük içerisinde ele almamız gerekiyor. Bu hususların dışında uluslararası sistemde yaşanan gelişmeleri de incelemeli ve bir arada değerlendirmeliyiz.
Bangladeş’in bulunduğu bölgede yaşanan etniste temelli çatışmaları ve terör hadiselerini dikkate aldığımızda ve bu yaşanan problemlerin sebeplerini irdelediğimizde yaşananların, ‘uluslararası sistemin’ yansımaları olduğu çıkarımını makul bir zihne sahip herkesin kabul edeceğini düşünüyorum.
Bunun yanı sıra ‘büyük güçlerin’ BM gibi ulus üstü kuruluşları nasıl domine ettiğini ve kendi çıkarları doğrultusunda kullandıklarını da dikkate aldığımız da uluslararası sistemin adaletsiz olduğunu söylemek de haksız sayılmayacağıma dikkat çekmem gerekiyor.
Daha adil bir sistemin hangi temeller üzerine nasıl inşa edileceği noktasında birçok düşünür, bilim insanı ve politikacı kendi fikrini beyan ediyor. Bütün değerlendirmeler önemlidir ancak asıl mesele dünyanın bu eksende bir iradesi var mı ?
Yani mağdur olan yönetimlerin bu niyet üzerine topyekûn bir beyanatta bulunabiliyorlar mı ?
Şu aşamada böyle bir durum olmamakla birlikte sistemin çatırdadığını ve yaşanan krizlerin daha adil bir dünyaya giden süreçteki doğum sancıları olarak değerlendirebiliriz.
Sayın Mannan, kıymetli değerlendirmeleriniz için teşekkür ederim, bahsini ettiğiniz kabuk değişiminde bölgesel iş birliklerini düşüne payı nasıl okumak gerekiyor ? Nitekim, Pandemi süreci birçok anlamda devletler için hem bir kriz hem de bir fırsattı. Bu noktada devletlerin bu süreçte birbirlerinin tıbbi malzemelerine dahi el koyduğunu görmekle birlikte her türlü yardımlaşmayı gerçekleştiren iş birliklerine de şahit olduk. Sizce Pandemi, bölgesel iş birliklerinin gelişim sürecini hızlandırır mı?
Bölgesel iş birlikleri tarih boyunca önemli olagelmiştir. İlk yerleşim bölgelerini incelediğimizde tarihin o dönemlerinde dahi iş birliklerinin gerçekleştiğini görebilmekteyiz. İnsan, insana ihtiyaç duyduğu ölçüde toplumlarda diğer sosyal yapılara ihtiyaç duyagelmiştir.
Bu ihtiyaçlar güvenlik amaçlı, ekonomik temelli, vb birçok durum üzerinde oluşabilir. Şahsen bölgesel iş birliklerini önemli buluyor ve bu noktadaki atılımlara Bangladeş olarak katkı sunuyoruz. Yalnız iş birliklerinin kurumsallaşması büyük önem arz etmektedir. Aksi takdirde daha büyük krizlere ve istikrarsızlıklara sebep olunabilir.. Bu noktada dikkatle incelenmesi gereken organizasyon tabi ki Avrupa Birliği olduğunu düşünüyorum. Birliğin güçlü noktalarını ve zayıf yönlerini sağlıklı bir şekilde değerlendirerek yeni bir kıyafet dikmek daha makul olacaktır.
Özetle ifade etmem gerekirse Pandemi sürecinde artan bölgesel iş birliklerinin bu sürecin sonunda daha da önem kazanacağını ve uluslararası sistemdeki ağırlığının artacağını ön görebiliriz.
Son bir soru olarak Türkiye-Bangladeş ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz ve sizce ikili ilişkilerin geliştirilmesi için neler yapılabilir?
Bence şu anda Türkiye-Bangladeş ilişkileri oldukça sağlıklı bir şekilde ilerliyor. Ama daha fazla ne yapılmalı sorusu üzerinden düşünecek olursak, liderler özelindeki temasların ve ziyaretlerin arttırılması güzel bir başlangıç olacaktır.
Kültürel değerlerin paylaşılması ve kamu diplomasisinin iki taraf içinde birlerine karşı gerçekleştirmesi yararlı olacağına inanıyor ve bu eksende de elçilik olarak faaliyetlerimizi gerçekleştiriyoruz.
Kültürel diplomasi kapsamın sanat, değerler, tarih, gibi unsurların etkileşimi arttırılabilir. Toplumların kaynaşması için bu bir gereklilik hatta zorunluluk olduğunu belirtebilirim. Kültürel değerlerin karşılıklı aktarımının yanı sıra stratejik konularda iş birliklerinin arttırılması kazanım sağlayacak bir diğer husus olduğunu dikkate aldığımızda, askeri anlaşmalar ve savunma sanayide gerçekleştirilebilecek iş birliklerine ivme kazandırmalıyız. Türkiye’nin savunma sanayi alanında yürüttüğü öncü faaliyetlerde istifade ederek caydırıcılık kazanmak istediğimi de belirtmeliyim.
İlgi, alaka ve içtenliğinize teşekkür ediyoruz, bizler de ikili ilişkilerin gelişmesini ve gelişimin sürdürülebilir bir eksende gerçekleştirilmesini temenni ediyoruz.