Gazi Üniversitesi Rektörü Musa Yıldız, SDE Akademi Uluslararası Diplomasi Okulu katılımcılarına “Hoca Ahmet Yesevi ve Türk Dünyası’nı anlattı. Yıldız, literatürde Orta Asya olarak bilinen bölgenin aslen Türkistan bölgesi olduğunu vurgularken “Orta Asya, siyasi, üzerinde çalışılmış, bize ait olmayan bir kavram. Kendi kavramlarımızı kullanmazsak kendimize yabancılaşırız.” Dedi. Türki kavramının da sonradan edinilen yanlış bir kavram olduğunu ekleyen yıldız bu kavramın “fikirde, dilde, işte birlik” halini bozmaya yönelik oluşturulan “böl, parçala, yut” siyasetinin bir parçası olduğunu aktardı.


Hoca Ahmet Yesevi’nin yaşamını anlatan Prof. Dr. Musa Yıldız, Yesevi’nin, irfan mektebinde öğrencilerine verdiği en önemli misyonun zamana uymak olduğunu aktardı. Hoca Yesevi’nin zamanı kullanmak ile ilgili sözlerini şöyle aktardı.

“Ben zamanımı üçe böldüm. Üçte birini ibadet ile geçirdim. Diğer üçte birlik kısmında ‘ya öğrenen ol, ya öğreten ol, ya bunları seven ol fakat sakın dördüncüsü olma. Yoksa helak olursun.’ Hadisi doğrultusunda öğreten oldum. Son üçte birlik kısımda “kişiye çalıştığının karşılığından başkası yoktur” ayeti emrine uyarak geçimimi sağlamak için kaşık ve kepçe yonttum.”


Doksan dokuz bine aşkın öğrenci yetiştiren Hoca Ahmet Yesevi’nin, aralarında Hacı Bektaş-ı Veli, Sarı Saltuk, Emirci Sultan gibi büyük zatların da bulunduğu öğrencilerinin, Fas’tan Azerbaycan’a, Balkanlar’dan Anadolu’ya, gittikleri her bölgede toprakların maneviyatını mayalandırdığını anlatan Musa Yıldız, Hoca Yesevi’nin talebelerini yetiştirirken vurgu yaptığı diğer bir hususun Türkçe vurgusu olduğunu söyledi.
“O dönemde dinimizin dili Arapça. Devlet dini Farsça. Hoca Ahmet Yesevi Hikmet’i Türkçe anlatıyor. Eleştirilere ise şöyle cevap veriyor: ‘Sevmiyorlar bilginler sizin Türkçe dilini/Bilgelerden işitsen açar gönül ilini/Ayet Hadis anlamı Türkçe olsa duyarlar/Anlamına erenler başı eğip uyarlar. /Miskin Kul Hoca Ahmet, yedi atana rahmet/Fars dilini bilir de sevip söyler Türkçeyi’”