Uluslararası “Yeni Dönem ve Afrika’nın Yükselişi” Kongresi 2.Gün 5.Oturum
Uluslararası “Yeni Dönem ve Afrika’nın Yükselişi” Kongresi’nin ikinci gününde beşinci oturumun başkanlığını Prof. Dr. Durmuş Boztuğ gerçekleştirdi.
14 Temmuz 2023 13:00
 
 
 
 

Uluslararası “Yeni Dönem ve Afrika’nın Yükselişi” Kongresi’nin ikinci gününde beşinci oturumun başkanlığını Prof. Dr. Durmuş Boztuğ gerçekleştirdi.

Türk Siyasal Hayatında Afrika

Oturumun ilk konuşmacısı Dr. Süleyman Sıdal “Türk Siyasal Hayatında Afrika” başlıklı sunumu gerçekleştirdi.

Konuşmasını Türk siyasal hayatı boyunca siyasal iktidarların Afrika’ya bakışı, Türkiye’nin Afrika kıtasına, Afrika ülkelerine yaklaşımı çerçevesinde ele alan Sıdal, bu kapsamda Türkiye-Afrika ilişkilerinin tarihsel geçmişnii kısaca inceledi ve ardından Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan süreçte siyasal aktörlerin Afrika’ya yönelik siyasetleri anlattı. Osmanlı Devleti’nin son döneminden başlayarak Afrika siyasetinde bir dönüm noktası olarak görülen Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidara gelişi ve yeni bir Afrika siyaseti oluşturmasına değin süregelen tarihsel aralığı inceleyen Sıdal, içinde bulunduğumuz döneme kadar Afrika’ya yönelik yaklaşımın pasif, ikincil önemde görülen ve bu bağlamda zayıf siyasi ve ekonomik bağlar kurmakla sınırlı olduğunu; bu yaklaşımın temelde Batı yanlısı dış politika tercihleri ve Türkiye’nin ekonomik kapasitesi ile ilişkili olduğunu ve bu nedenle Afrika ile doğrudan bağlar kurmanın mümkün olamadığını söyledi.

Arap Baharı Sonrası Libya’nın Yönetimindeki Ayrılıklar

Oturumun ikinci konuşmacısı Semiha Dilan Aydemir “Arap Baharı Sonrası Libya’nın Yönetimindeki Ayrılıklar” başlıklı bildirisini dinleyicilerle paylaştı. Aydemir, Afrika kıtasının yerel halkına her insanın varoluşu gereği hak ettiği refahı verilmediğini ve bunun nedeninin şüphesiz yeraltı zenginliklerinin güçlü devletler için Afrika’yı bir hammadde sahası haline getirmesinden kaynaklandığını belirtti. Bu durumun en kötü sonuçlarından birinin Afrika’nın geçmişten günümüze süregelen birçok emperyal güç tarafından gerek ekonomik gerek siyasi hamleler ile sömürülmesini olduğunu da dinleyicilere aktaran Aydemir, bu sömürgelere başta Çin olmak üzere Belçika, Hollanda, Fransa gibi birçok devleti örnek verdi. Aydemir, bu devletlerin teknolojiden uzak yöntemlerle bölgedeki halkın iş gücünü kullanarak hammaddeleri ülkelerine getirip işlemeleri ve dünya pazarına sunmalarının bilinen bir gerçek olduğunu ve Afrika’da yaşanan sömürgecilik faaliyetlerini bitirecek olan şeyin yine Afrika’nın artmakta olan  genç  nüfusunun doğru hamlelerle yetiştirilmesi ve bürokratik olarak güçlenip kendi topraklarındaki kaynakları doğru şekilde yönetmeleri olacağını bildirdi.

 Afrika ve Doğu Afrika’nın Jeopolitiği

Kongreye online olarak katılım sağlayan Lütfiye İrem Özgeriş, “Afrika ve Doğu Afrika’nın Jeopolitiği” başlıklı bildirisini sundu. Afrika kıtasını, içerisinde bulunan unsurlar fark etmeksizin neredeyse her dönem için üzerinde güç mücadelesinin yaşandığı, birçok aktörün rol aldığı ve etkin olduğu coğrafi bölge olarak tanımlayan Özgeriş, genelde Doğu Afrika’da Arapların ve Almanların bölgeyi işgal etmeleri doğrultusunda yaşanan olayların anlatılabilecek veya değinilebilecek muhtemel örneklerden olduğunu söyleyerek bölgeye gelen ülkeler ve sömürgecilik faaliyetleri gibi konularda değerlendirmelerde bulundu.

 Çin’in Afrika’daki Yumuşak Güç Stratejisi: Başarıları ve Etkileri

Oturumun 4.konuşmacısı olan Sultanov Mukhammadbek, “Çin’in Afrika’daki Yumuşak Güç Stratejisi: Başarıları ve Etkileri” başlıklı bildirisini sundu.

Çin’in Afrika kıtasındaki yumuşak güç stratejisi inceleyen Mukhammadbek, Çin’in, ekonomik büyümesini sürdürebilmek ve siyasi etkisini artırmak için Afrika ülkeleriyle yakın ilişkiler kurduğunu söylerken Çin’in yumuşak güç unsurlarını kullanarak Afrika kıtasında etkisini artırma çabalarının Çin’in Afrika politikasının, uzun vadeli siyasi ve ekonomik hedeflerine ulaşmasında önemli bir rol oynadığını belirtti. Çin’in, Afrika ülkelerine kendi kalkınma modelini sunarak bir model olarak hizmet etmeyi hedeflediğini ve küresel bağlamda yükselişinin olası emperyal vizyonundan çekinen ülkeleri desteklemeyi amaçladığını dinleyicilere aktaran Mukhammadbek, Çin’in Afrika politikasının söylemler, eğitim faaliyetleri, kültürel etkinlikler ve altyapı projeleri gibi farklı alanları kapsadığını ve bu stratejilerin, Çin’in Afrika kıtasındaki etkisini ve imajını güçlendirmeyi hedeflediğini bildirdi.

Hastane Gemilerinin Afrika Faaliyetleri

Oturumun bir diğer konuşmacısı Mustafa Emir Bilgen, “Hastane Gemilerinin Afrika Faaliyetleri” başlıklı bildirisini dinleyicilerle paylaştı. Sözlerine Afrika’nın sağlık sektörünü anlatarak başlayan Bilgen, dünyada sağlık hizmetlerin en kötü ve yetersiz olduğu kıtaların başında Afrika geldiğini, aşılama oranının düşüklüğü ve tedavi edilmesi en kolay hastalıkların dahi zamanında ve kapsamlı giderilmemesinden ötürü sağlık probleminin her geçen gün arttığını dile getirdi. Bu soruna çare olarak birçok kurum ve kuruluşun, kıta genelinde birçok hastane ve sağlık merkezi açarak insanlara yardımcı olduğunu ifade eden Bilgen, karada kurulan hastanelerin, hastanın hastaneye, doktorun hastaya ulaşmasında çok büyük önem arz etse de birçok olumsuz yanının da bulunduğunu söylerken bu olumsuzlukların en büyüğünün güvenlik olduğunu ve Afrika’da etkin olan birçok terör örgütünün etki alanlarını kaybetmemek için kamu veya özel kuruluşların sosyal yardım faaliyetlerini sekteye uğrattığını belirtti.

Afrika’nın Geleceği: Ekonomi, Enerji ve Ulaşım Bağlamında

Oturumun bir diğer konuşmacısı “Afrika’nın Geleceği: Ekonomi, Enerji ve Ulaşım Bağlamında” başlıklı bildirisiyle Ahmet Tanrıkulu’ydu. Afrika’yla alakalı birçok farklı alana değinen Tanrıkulu, Afrika’nın ekonomik, enerji ve ulaşım alanlarında artan etkisinin, kıtanın geleceği için umut verici bir görünüm sunduğunu söylerken ekonomik büyüme potansiyeli, enerji kaynaklarına sahip olma avantajı ve ulaşım altyapısının geliştirilmesinin, Afrika’nın kalkınmasını ve uluslararası ilişkilerdeki konumunu güçlendirdiğini ancak su kaynaklarına erişimdeki zorlukların ve sürdürülebilirlik sorunlarınn, Afrika’nın karşılaştığı önemli sorunlardan olduğunun altını çizdi. Tanrıkulu, su kaynaklarının etkin bir şekilde yönetilmesi ve suya erişimin iyileştirilmesinin, Afrika’nın geleceği için önemli bir öncelik olması gerektiğini söyledi.

Cezayir Bağımsızlık Savaşı ve Ulus Devlet

Oturumun son bildirisi Prof. Dr. Tevfik Erdem ve Dr. Öğretim Üyesi Fatma Betül Keskin Arslan’a ait olan “Cezayir Bağımsızlık Savaşı ve Ulus Devlet” başlıklı bildiriydi. Fransız sömürgeciliğinin Cezayir ulusunun inşasındaki rolünün ne olduğunu ortaya koyulduğu bildiride bu amaç kapsamında Fransa’nın sömürdüğü ülke insanlarına yönelik ırkçı politikalar analiz edildi. Fransa’nın izlediği ırkçı politikaların bu insanların kendi kimlik algılarını hep olumsuz yönde etkilediği söylenirken bu bağlamda çalışmada, sömürünün sömürülen insan ruhu üzerindeki olumsuzlukları da özellikle Frantz Fanon’un eserleri üzerinden değerlendirildi. Batılı beyaz ırkın üstünlüğü üzerine oturan sömürgeci milliyetçiliğin Andrew Heywood’un tabiriyle açıklandığı bildiride II. Dünya Savaşı sonrasında bağımsızlık savaşı veren ülkelerin sayısının giderek artacağı belirtilirken onları motive eden ana unsurun, sömürgeciliğe karşı verilen mücadele olduğu, bu nedenle de literatürde, ‘sömürgecilik karşıtı milliyetçilik’ olarak tanımlandığı ifade edildi.