*Doç. Dr. Güray Alpar/SDE Başkanı - M. Hamani Massaoud/Araştırmacı/Nijer

Giriş

Coğrafi olarak, Sahel bölgesi Afrika’nın en batı ucundan, Senegal ve Moritanya çevresindeki kıtanın doğu kıyılarına, Sudan ve Eritre’ye kadar uzanır. Jeopolitik olarak, Sahel bölgesinin merkezi kısmı, kalıcı ve görünüşte çok katmanlı kriz ve güvensizlik yelpazesi nedeniyle en çok dikkat çeken bölgedir. Orta Sahel bölgesi Sahel’in bu bölümü esas olarak Mali, Nijer, Burkina Faso ve bir dereceye kadar Çad’dan oluşur.

Orta Sahel bölgesi, çevresel, politik ve ekonomik faktörlerin tetiklediği veya ağırlaştırdığı sayısız güvenlik sorununu bünyesinde barındırır. Aşırı yoksulluk, küresel ısınma, terörizm ve kronik gıda kıtlığı, bölgenin ve nüfusunun kırılganlığını pekiştirir. Bu nedenler durumu giderek daha değişken hale, şoklara ve doğal tehlikelere karşı açık hale getirir. Yine bu nedenlerle, milyonlarca insan çok tehlikeli olaylara maruz kalarak, bulundukları bölgeleri terk etmektedirler.

Özellikle Orta Sahel Bölgesinde gerçekleşen olaylar nedeniyle insanlar güvensizlik duyuyor, şiddet yaşamlarının bir parçası haline geliyor, adaletsiz uygulamalar da buna eklenince sosyal uyumsuzluk sorunları yaşanıyor. Kadınlar ve çocuklar bu olaylardan en fazla etkilenen kesimler. Güvensiz ortam insani desteğe erişimi engelliyor, yerel toplulukları en yüksek düzeyde savunmasız bırakıyor. Yaşanan Covid-19 salgını ise bölgedeki durumu daha karmaşık bir hale getiriyor.

Bu çalışmada özellikle Orta Sahel Bölgesine yoğunlaşılarak, bölgedeki yaşanan krizler ve bunun sonuçları üzerinde durulacak ve bölgenin güvenlik açısından bir resmi oluşturulmaya çalışılacaktır.

1.Orta Sahel Bölgesinde Yaşanan Krizler

Orta Sahel ülkelerini on yıllardır rahatsız eden birçok kriz vardır ve bunların çoğu birbirleriyle örtüşür. Bu krizlerden bölge güvenliğini etkileyen önemlileri şunlardır.

a. Gıda güvensizliği

Bölgede yaşanan en önemli sorunlardan birisidir. Son kırk yılda, kalıcı kuraklıklar ve yağış eksikliği bir araya gelerek açlık ve kıtlık dönemleri yarattı. Bölgede tarımla uğraşanlar, yıl boyunca hayatta kalabilecekleri mahsulü üretememektedir. Çoğu zaman yerel yönetimdeki görevlilerin bu tür felaketleri önleyecek politikaları uygulamaktaki başarısızlıkları da buna ekleniyor. Bölge halkı özellikle de kadın ve çocuklar bundan oldukça etkilenmekte ve yetersiz beslenme sorunları ortaya çıkmaktadır. Açlık esas olarak, insanları kırsaldan şehir merkezlerine ve komşu ülkelere göçe yöneltiyor. Sonuçta köyler ve kırsalda nüfus giderek azalmakta, kırsaldaki boşluğu ise silahlı gruplar ve uyuşturucu kaçakçıları gibi istenilmeyen gruplar doldurmaktadır.

b. Uyuşturucu kaçakçılığı

Sahel’in coğrafi konumu (Sahra altı Afrika ile Akdeniz’e bakan çöl Kuzey Afrika arasındaki orta çizgi) ve doğal özellikleri (yarı çöl ve seyrek nüfuslu alanlar) ve bu alanların çoğundaki güvenlik güçlerinin düşük varlığı, yasadışı uyuşturucu kaçakçılığı faaliyetlerinin çoğalması için mükemmel bir ortam yaratmış ve özellikle Mali ve Nijer’in belirli bölgelerine derinden kök salmıştır.

Bu alanlarda, devletin (güvenlik aygıtı, ulaşım, sağlık ve eğitim altyapıları) az mevcudiyeti, yerel topluluklar arasında belirli bir marjinalleşme hissi yaratırken, bu yasadışı ticaretten elde edilen gelirlerin çoğu zaman bu bölgedeki insanların ihtiyaç duyulan temel ihtiyaçları sağlamak için kullanılması bu unsurlara halk desteği sağlıyor

c. Silahlı gruplar

Sahel Bölgesi son kırk yılda hem Mali hem Nijer hem de Çad’da birçok isyan dalgasına tanık oldu. Bu hareketler genelde 1980’lerin başlarından beri Mali ve Nijer’de etnik Tuareglerin yürüttüğü silahlı mücadelelerle karakterize edildi. Zaman zaman bu hareketler askeri yollarla şiddetle bastırıldı ve diğer zamanlarda bu iki ülkenin kuzey kesimlerinde barış ve istikrarı yeniden sağlamak için barış anlaşmaları müzakere edildi. Silahlı gruplardan en öne çıkanları Nijer’deki MNJ (Nijer Adalet Hareketi) ve Mali’deki MNLA (Azavat Ulusal Kurtuluş Hareketi) idi.

Bu isyancı grupların yanı sıra Libya devletinin yıkılmasının ardından bir dizi silahlı örgüt de ortaya çıktı. Bu gruplar, bir şeriat devleti veya halifelik kurma vizyonuyla Kuzey Mali’yi işgal etti. Bu gruplardan bazıları MUJAO, AQMI, ANSARDINE ile Nijerya, Nijer, Çad ve Kuzey Kamerun’un bazı bölgelerinde faaliyet gösteren Boko Haram’ı içeriyordu.

2. Güvensizliği artıran faktörler

a. Çevresel: İklim değişikliği

UNEP’e (BM Çevre Programı) göre, Sahel bölgesi aşırı iklim değişiklikleri ve yağış kıtlığı ile bilinmektedir ve bu durum bölge genelinde gıda güvensizliğine ve aşırı yoksulluğa yol açmaktadır. Son yıllarda, bölgedeki birçok uzmana göre durum kötüden daha da kötüye gitti. Sadece 1970 ile 1993 arasında, Sahel bölgesi 20 yıllık şiddetli kuraklık kaydederken, bu dönemde kuraklık yanında sel sıklığı ve şiddeti arttı. FAO (BM Gıda ve Tarım Örgütü) bölge arazisinin %80’inden fazlasının bozulduğunu bildiriyor. California-Berkeley Üniversitesi’nden Malcolm Potts’a göre, dünyadaki artan sera gazı emisyonları, 2050 yılına kadar sıcaklıkları muhtemelen 3 ila 5 santigrat derece artıracak ve aşırı hava olayları daha yaygın hale gelecek. Bu durum etkisini en fazla Sahel Bölgesinde hissettirecek gibi görülüyor.

Sahel’deki çevresel krizin kendisi, amansız nüfus artışı, (aşırı otlatma ve ormansızlaşmanın neden olduğu) toprak erozyonu, toprağın bozulması, bölge genelindeki yağmurun keskin bir şekilde azalması, su kaynaklarının azalması ve hükümetlerin tutarsız çevre politikaları gibi çeşitli faktörlerin birleşiminin bir sonucu olarak tedbir alınmadığı takdirde bu bölge için gelecekte giderek artan sorunlara yol açacağı kesin.

b. Yoksulluk ve adaletsizliklerden kaynaklanan Selefi ideoloji

Sahel bölgesindeki güvensizliğin doğasını karmaşıklaştıran kilit faktörlerden biri, son otuz yılda bölgede yayılan Selefi ideolojilerdir.

Yüzyıllar boyunca, bölgedeki nüfus ağırlıklı olarak Müslümandı, ancak doksanların başında, dinin köktenci bir versiyonu tanıtıldı ve yavaş yavaş kitleleri, özellikle de düşük gelirlileri baştan çıkardı. Bölgede tanıtılan ve şimdiye kadar bilinen şekli olan İslam’ın (Tasavvuf) erken biçimi daha ılımlı ve hoşgörülüydü, ancak yeni Selefi yönelimli versiyon, radikal grupların bölge genelinde takipçiler ve sempatizanlar toplamasına kapı açtı.

İdeolojinin kendisi radikalizmin doğrudan bir tetikleyicisi değil, daha ziyade radikal grupların ideolojiye hizmet etmeye hevesli gençleri toplaması için verimli bir zemin yarattı. İdeolojinin kendisine ek olarak, yoksulluk, altyapı eksikliği, işsizlik ve yetkililere yönelik hayal kırıklığı, radikal grupları özellikle kırsal kesimdekiler için cazip hale getirmektedir.

c. Siyasi dengesizlik

2012’den bu yana, 20 yıllık nispeten istikrarlı demokratik uygulamayı sona erdiren Mali darbesinin ardından, Mali’deki siyasi kriz, komşu ülkelerin zaten kırılgan olan sosyopolitik istikrarını daha da bozdu. Örneğin Nijer, bağımsız bir devlet olarak 60 yıllık varoluşunda iki silahlı isyan dalgasına ve dört askeri darbeye tanık oldu. Nijer kısa süre önce başarılı bir barışçıl demokratik geçiş yapmış olsa ve görünüşte istikrarlı bir dönem yaşamış gibi görülse de uzun süredir iktidarda olan Cumhurbaşkanı İdris Deby’nin öldürülmesinin ardından belirsizlik devam ediyor. Bunun yanında Mali, Nijer ve Çad gibi ülkelerde daha bağımsız ve demokratik yönetimlere geçiş için halktan kaynaklanan isteklerin giderek güç kazandığı da açıkça görülüyor.

3. Kritik istikrarsızlık bağlantısı

Devlet dışı silahlı grupların faaliyet gösterdiği ve bu nedenle bağımsızlıktan bu yana neredeyse hiç kazanılmamış olan istikrarsızlık ortamının başlıca iki sıcak noktaya odaklandığını söyleyebiliriz.  Bunlar Çad Gölü bölgesi ve Nijer Burkina Faso ile Mali arasındaki üç sınır bölgesidir.

Sahel bölgesindeki çatışmalar kötüleşiyor ve yeni alanlara yayılıyor. Her iki sıcak noktada da (Orta Sahel ve Çad Gölü havzası) güvenlik olaylarının azaldığına dair bir işaret yok. Adam kaçırma, şiddetli çatışmalar ve saldırılar giderek artıyor ve bu ortam yüz binlerce sivil için normal bir rutin haline geliyor. Çaresiz insanlar, silahlı haydutlar, askeri operasyonlar ve toplumlararası çatışmalar arasında sıkışıp kalıyorlar. İnsani İşler Koordinasyon Ofisi OCHA’ya göre, 2015-2020 yılları arasında şiddet içeren saldırıların sayısı Orta Sahel’de sekiz kat, Çad Gölü havzasında ise üç kat arttı.

4. Ayaklanma karşıtı politikaların zayıflıkları ve başarısızlık nedenleri

Sahel Bölgesindeki güvensizlik olaylarının önlenememesinin en önemli nedenleri genel olarak şu şekilde özetlenebilir.

a. Çözümlerin aşırı militarizasyonu: 2012’den bu yana bölgesel yönetimler ve uluslararası ortakları tarafından yürütülen teröre karşı savaşa odaklanan ana konu, askeri çözümlere daha fazla vurgu yapıyor. Bu ise sorunun asıl kaynağına yönelmediğinden sorunları çözmek bir yana sorunları daha da artırmaktan başka bir işe yaramıyor.

b. Hükümetlerin güvenlik aygıtlarının azalan koordinasyonu: G5 Sahel’in oluşturulmasıyla, Sahel ülkeleri arasında şiddet yanlısı aşırı gruplarla mücadelede işbirliğinin artırılması hedeflenmişti. Ancak bu sağlanamadığı gibi şiddet ve olaylar giderek arttı.

c. Radikalleşmiş gençler için güvenilir alternatifler sunulamaması: Bu silahlı aşırı grupların yayılma hızına bakıldığında, bu suç örgütlerine katılan gençlerin ülkelerinin ve bu ülkelerin yöneticilerinin onlara asgari düzeyde geçim sağlayamadığı veya onlara geleceğe yönelik umut veremediği görülmektedir. Adaletsiz ve yetersiz uygulamalar ise özellikle göçebe topluluklardan gelen gençleri haklarını aramak için silahlı gruplara yöneltmektedir.

Sonuç olarak, Sahel Bölgesi kendine has özelliklere sahiptir ve bu bölgede gerçekleşen olaylar derinlemesine bir analiz yapılmadan ortaya çıkarılamaz.