Zarina TANGATAROVA

Küreselleşme sürecinin tezahürlerinden biri olan göç, 20. yüzyılda önemli bir fenomen haline gelmiştir. Dünyanın çeşitli ülkelerinin politik, sosyo-ekonomik ve demografik gelişimini, uluslararası toplumda devletlerarası etkileşim ve entegrasyon süreçlerini etkilemiştir. Çin göçünün, önemli bir demografik fenomen olarak, alıcı ülkeler üzerinde etkisi vardır ve nüfusun demografik yapısındaki değişiklikleri getirerek işgücü eksikliğini doldurmuştur.

Göç süreçlerinin gelişimi ve göç politikasının uygulanması Çin Halk Cumhuriyeti’nde diğer ülkelerden farklı bir şekilde gerçekleşmektedir. Bu nedenle, Çin hükümetinin göç deneyimleri ülkenin kalkınmasındaki zorlukları karşılama konusunda dikkat çekmektedir. “Yeni” Çin göçünün ÇHC’nin gelişimi üzerindeki etkisinin değerlendirilmesi hem ülkenin iç kalkınması hem de uluslararası ekonomik, politik ve demografik süreçlerdeki rolü için gerektirmiştir.

1. Çin Göçü: Kalkınma ve Dönüşüm Aşamaları

Çin göçünün tarihi iki bin yıla dayanmaktadır. Çin göçünün hakkında ilk görünüm, Qin ve Han hanedanları döneminde bulunurken, ilk Çin göçmenlerinin İpek Yolu boyunca Batı’ya ve denizden Doğu’ya, Japonya’ya doğru yola çıktığı M.Ö. 221 - 220 yıllarına kadar uzanmaktadır[1]. Bununla birlikte, bu dönemde, göç düzensizdi ve tam anlamıyla Çin göçünün başlangıcı ancak Tang hanedanlığının (618-907) başından itibaren tartışılabilir.

Tang hanedanlığının başlangıcından Güney Song hanedanının sonuna kadar (618–1279), iç sorunlardan dolayı, Çin’in nüfusunun büyük kısmı ülkenin güney-doğusunda yoğunlaşmaya başlar ve bu da aşırı kalabalıklaşma ve toprak sıkıntısı ile ilgili ciddi sorunlara yol açmaktadır. Tüm köylüleri, işçileri ve tüccarları, kazanç aramak için Nanyang’a (o zamanlar Güneydoğu Asya’nın atanması) gitmeye zorlanmıştır. Birçoğu bugünün Singapur, Endonezya, Malezya, Vietnam, Tayland ve Filipinler topraklarına yerleşmiştir. İlk yurtdışı Çin neslini oluşturup toplam sayısı 100 binden fazla kişi bulunmaktadır[2].

Yuan ve Ming hanedanları döneminde (1271–1644) dış ticaret ve yolculuklar aktif olarak genişlemiştir. Bununla birlikte, Ming hanedanlığında (1368–1644), yalnızca resmi ve devlet tarafından yaptırılan seyahatlere ve ticaret misyonlarına izin verilmiştir. Yurtdışında özel ticaret yasağı getirilmiş, ancak tüccarlar bu yasağı ihlal ederek Güneydoğu Asya’da ticaret yapmaya devam etmişlerdir[3]. Yasak sırasında yurtdışında olan Çinli tüccarlar, memleketlerine dönme hakkını kaybederek ülke dışında kalmak zorunda kalmışlardır. Bu yasa, Çin topluluklarında önemli değişikliklere neden olmuştur. Çinli tüccarlar, yasa öncesi, yurt dışına çıkıp dönmüş, fakat yasağı çıkarıldıktan sonra, sürekli olarak yurtdışına yerleşmeye ve Güneydoğu Asya ekonomilerinde Çin’in istikrarlı pozisyonlarını oluşturmaya başlamışlardır. Böylece, 15. yüzyılda, bölge ekonomisi Çinli tüccarların ve tüccarların yönetimi altında kalmıştır[4].

Avrupalıların 16. yüzyılda Güneydoğu Asya’ya gelmesiyle Çin, yerel halk ile aralarındaki arabulucu rolünü oynamaya başlamışlar. Avrupa’nın Güneydoğu Asya’da sömürgeleştirmesinin genişlemesiyle birlikte, bölgeye Çin göçü de artmıştır. Çin sömürge ekonomisinde dört ana pozisyonu almıştır: vergi ve vergi tahsildarları, yerel halk ve Avrupalılar arasındaki ticarette aracılar, finansçılar ve işçiler[5].

Qing Hanedanlığı (1644-1911) zamanında, Çin vatandaşlarının yurtdışındaki en büyük göç dönemiydi. Güneydoğu Asya toprakları Çin mallarına ihtiyaç duyulmuş ve çok sayıda Çinli tüccar, köylü, balıkçı ve zanaatkar çekmiştir. Qing hanedanlığı döneminde, yabancı Çin’in ikamet alanı dünyanın 30 ülkesine yayılmıştır. Bu dönemde yabancı Çinli sayısı hakkında kesin bir veri olmadığını vurgulamak gerekmiştir. Bazı kaynaklara göre, 1840 yılında, yurtdışında yaşayan toplam Çinli sayısı 1 milyondan fazlaydı[6]. Diğer kaynaklara göre, yalnızca Güneydoğu Asya’da yaşayan Çinli sayısı 1,5 milyona yakındı[7].

Yetkililerin bu dönemde yurt dışına göç politikası birkaç kez değişmiştir. 18. yüzyılın başında, Qing hükümeti, finansmanını ve Ming hanedanının asi kuvvetlerinin geri dönüşünü önlemek için dış ticaret ve göç yasağı getirmiştir. Ancak, tüccarlar Güneydoğu Asya’da aktif olarak ticareti geliştirerek yasakları sürekli ihlal etmiştir[8]. Yetkililer tarafından yurtdışı Çinlilere karşı politikası 19. yüzyılın ikinci yarısında değişmeye başlamıştır[9]. Bu büyük ölçüde, Çinlilerin yurtdışındaki toplu göçünün başlangıcı olmuştur.

Afyon Savaşları[10] döneminde Çin, Amerika, Güneydoğu Asya, Avustralya ve Güney Afrika için işçi kaynağı haline gelmiştir. İlk Afyon Savaşı’ndan (1840–1842) sonra, yurtdışına göç konusunda var olan kısıtlamalar ihlal edilmiştir. 1860’daki ikinci Afyon Savaşı’ndan sonra bu kısıtlamalar kaldırılmıştır. Bazı işçiler Çin’i göçmen olarak terk etmiş, birçoğu Avustralya, Yeni Zelanda ve Kuzey Amerika’nın kazanç arayışına girmiştir. Örneğin, yalnızca San Francisco’da Altına Hücum döneminde (1848-55), ABD’ye 472 bin Çinli gelmiştir[11]. 1872’de Qing hükümeti yurtdışına okumak için öğrencileri göndermeye karar vermiştir. Dolayısıyla, bu karar Çinlilerin yurtdışına okumak için göç başlangıcı olmuştur. 1846-1949 döneminde aynı şekilde ayrılan toplam Çinli öğrenci sayısı yaklaşık 150 bin olmuştur[12]. Bunların çoğu, yurtdışından ileri düzeyde bilgi getirmek ve ülkeyi modernize etme hedeflerine hizmet etmek zorunda olan aristokrat tabakalardan gelmiştir.

Kitlesel göçe yanıt olarak, 19. yüzyılın sonunda, Çin hükümeti haklarını korumak için Çinli göçmenlerin kitlesel ikamet yerlerinde konsolosluklar kurmaya başlamıştır. 20. yüzyılın başlarında, Çin’den kitlesel göç devam etti. Birinci Dünya Savaşı sırasında, Şangay, Şandong ve Zhejiang eyaletlerinden 100 binden fazla Çinli, İtilaf Müttefik kuvvetlerine alınmıştır[13].

1920’den sonra Çin’den gelen göçmen sayısı azalmıştır. Yurtdışına çıkma prosedürünü önemli ölçüde zorlaştıran çıkış vizeleri getirilmiştir. Batı’daki ülkelerin ayrımcı göç politikaları ile birleştirildiğinde, bu durum Çin’den bu ülkelere göç seviyesinin azalmasına neden olmuştur[14]. 1930’ların ekonomik krizi sırasında birçok Çinli göçmenin yurdışındaki işletmeleri iflas etmeye başladığı için Çin’e geri dönmeye mecbur kalmışlardır.

1949’da Çin Halk Cumhuriyeti’nin  kurulmasından sonra Çin hükümeti sınır geçişleri üzerinde katı kontroller uygulayıp Çin’den gelen göçmen sayısı büyük ölçüde azalmıştır. Böylece, yurt dışına çıkmak için tek sebep eğitim olmuştur. Örneğin, 1949-1960 arasındaki dönemde yurtdışına seyahat eden öğrencilerin akışı tamamen Sovyetler Birliği’ne ve diğer sosyalist ülkelere yönlendirilmiştir. Ancak, çoğu eğitimden sonra vatanlarına geri dönmüştür[15].

Kültürel devrim sırasında (1965–1976), kişisel hedefleri olan ve yurtdışına seyahat etmek isteyenler vatanın ihanet edenler olarak kabul edildikleri için yurtdışına seyahat edenlerin sayısı neredeyse sıfıra düşmüştür. Ancak 1978’de açıklık reformları dönemi başlamasıyla durum değişmeye başlamıştır.

Özet olarak, Çin göçünün tarihi dört aşamaya ayrılmıştır. İlk aşama, eski zamanlardan 19. yüzyıla kadar olan dönemi kapsar; bunlar esas olarak Güneydoğu kesimi olmak üzere Asya ülkelerine göç ile karakterize edilmektedir. İkinci aşama, 19. yüzyıldan, Qing hanedanlığının düşüşünün, Çin’in önemli bir şekilde zayıflamasından ve 1949’da ÇHC’nin oluşumuna kadar olan süreyi kapsamaktadır. Bu dönemde, Çin göçünün coğrafyası önemli ölçüde genişlemiştir, ancak asıl göç kanalı ticaret olarak kalmıştır. Üçüncü aşama, ÇHC’den göçün neredeyse yok olduğu 1949-1978 dönemini içermektedir. 1978’de açıklık reform politikası ile başlayan dördüncü aşama, geniş çaplı ve yeni niteliksel özellikleri ile öne çıkarmaktadır.

2. “Yeni” Çin Göçü Dalgası

Çin’den gelen kitlesel göç sürecinin yoğunlaştırılmasının ön şartlarından biri de ülkedeki demografik durumu olmuştur. Bu da pek çok araştırmacı tarafından kabul edilmiştir. Çin’de, geleneksel olarak aşırı nüfus sorunu yaşanmıştır. Yüksek doğum oranları, ekonomik büyüme, iyileşmiş yaşam ve sağlık koşulları, herhangi bir doğum kontrolünün olmayışı, 1949-1980 döneminde nüfusun iki katına çıkmasına neden olmuştur. Mao Zedong’un “kalabalık nüfus- büyük güçtür” sloganı altında, 1950’lerin sonunda nüfus artışının % 40’a ulaştığını ortaya koymuştur[16]. “Bir aile- bir çocuk” politikasının uygulanmasına rağmen, 1979’da 1990’lı ve 2000’li yıllardaki nüfus artışı devam etmiştir. Ayrıca, bu politika düzenlememiş olsaydı, Çin nüfusu çok daha fazla olacaktı[17].

Nüfusun kalabalıklığı ve yoğunluğu, sınırlı hammadde kaynak tabanı ile birleştirilmesi, zayıf ekoloji, yoksulluk, işsizlik sorunlarına yol açmıştır. Çin’in belirli bölgelerindeki antropojenik baskısı, bölgelerinin bir kısmı kendi kendini yenileme yeteneğini yitirmiş ve su kullanımı uygun olmamıştır[18]. Tüm bunlar, daha iyi yaşam koşullarında yaşayabilmek için nüfusun ülkeden göç etmesine neden olmuştur.

İşsizlik, modern Çin toplumunun temel sorunlarından biridir ve ülkenin modernleşmesi için işsizlik seviyesini düşürmek bir önceliktir. Ekonominin yeniden yapılandırılması da çok sayıda kişilerin işten çıkarılmasına yol açmıştır. Devlet işletmelerinin 1990’lı yıllardaki reformu, işgücü piyasasında önemli sayıda işsizliğin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Örneğin, yalnızca 1999’da, devlet işletmelerinden 6 milyondan fazla kişi işten çıkarılmıştır[19]. Bütün bunlar Çin’de çok yüksek işsizlik oranın oluşmasına neden olmuştur.

“Yeni” göçün bir sonraki sebepleri Çin’in ekonomik gelişme eğilimleriyle ilişkilidir. Kültür Devrimi döneminden sonra, ülke durgunluk ve gerileme halindeydi. Dolayısıyla, ekonominin çökmüş hali göç için başlangıç noktası olmuştur. Fakat, reformlar uygulandığında ve ekonomi modernleştikçe, ülkedeki ekonomik büyüme oranları artmış ve ekonominin yapısı da belirgin bir şekilde değişmiştir. Dünya Bankası’na göre, Çin’deki hızlı ekonomik büyüme, 500 milyondan fazla insanı yoksulluktan kurtarmıştır[20].

Bir diğer neden ise Çin toplumunun tüm yönlerinin kayda değer biçimde serbestleştirilmesidir. Açıklık reformlarının başlamasının ardından ülkeden giriş- çıkış şeklindeki değişiklikler, çalışma veya okuma amacıyla Çin vatandaşlarının yurtdışına seyahat etme sayısında keskin bir artışa neden olmuştur[21].

Çinli göçmenlerin göç ettikleri kilit ülkeler arasında Japonya ve Kore’yi, ardından ABD ve Kanada’yı, AB ülkelerini ve Avustralya’yı ayırt etmek gerektirmiştir. Dahası, 2000’li yılların başlarında AB ülkelerine ve hepsinden önemlisi İngiltere ve İspanya’ya göçte yaşanan keskin artışa dikkat çekmektedir. Güney Avrupa’ya göç, daha önce Çinli göçmenler için önemli yer almamıştır[22]. “Yeni” Çin göçünün coğrafyasının böyle yapısı, ilk olarak, alıcı ülkelerin çoğunda göçmen topluluklarının düzenlenmiş göç kanallarının varlığı, ikinci olarak daha yüksek bir yaşam, eğitim ve iş standardı arzusu ile açıklanmıştır. Ayrıca, açıklık reformları sürecinin başlamasıyla birlikte, yeni göçmen türünün ortaya çıktığı da belirtilmelidir. Bu süreden önce, genel olarak, yurtdışına çıkan göçmenler Çin’in güney eyaletinden ve eğitim almayanlardı. Fakat açıklık reformları döneminde, eğitimli insanlar eğitimlerine devam ettirmek için ayrılmaya başlamışlardır. Böylece, demografik, sosyo-ekonomik ve kültürel-tarihsel nedenler kompleksi, 1978’den sonra “yeni” Çin göçünün büyük bir dalgasının ön koşullarını oluşturmuştur.

Genel olarak, “yeni” Çin göçü, tüm iç ve dış faktörlerin karmaşıklığından dolayı, 20. yüzyılın sonunda ve 21. yüzyılların başlarında önemli boyutlar kazanmıştır. Çin’in ekonomik gelişimindeki başarılar, yeni göçmen türünün ortaya çıkması ve coğrafyalarının genişlemesi için temel oluşturuştur.

3. Çin’in göç politikasının ana yönleri

“Yeni” Çin göçü bağlamında üç alan ayırt edilmiş: işçi, eğitim ve yasadışı göç. İşçi göçü, ÇHC’nin göç politikasının gelişiminde stratejik yer almıştır. İşgücü göçünün oluşumu ve gelişimi, ülkenin kalkınma eğilimleri ve belirli görevleri çözme ihtiyacı ile yakından ilgilidir. 1950–1970’lerde, Çin’in dış politika hedefleri öncü bir rol oynamıştır. Üçüncü dünya ülkelerindeki konumunu güçlendirmek için Çin, 1950’lerden başlayarak, yurtdışına iş gücü ihraç etmeye başladığı Asya ve Afrika ülkeleriyle ekonomik yardım konusunda birkaç devletlerarası anlaşma imzalamıştır[23]. Anlaşmalara göre, çoğunlukla teknik uzmanlar, mühendisler, işçiler ve doktorlar bu ülkelere seyahat etmiştir. 1976-1979’da Çin, 11 ülkeyle birlikte toplam 53 milyon dolarlık 43 proje gerçekleştirmiştir[24].

Açıklık reformlarının başlamasıyla birlikte ülkenin dış politika ve dış ekonomik işbirliğine yaklaşımları çarpıcı biçimde değişmiştir. Odak ülkenin modernleşmesi ve iç sorunların çözümü üzerinde durulmuştur. Bundan sonra, dış ekonomik faaliyet ülkenin kalkınma araçlarından biri olarak kabul edilmiş ve uygulanmasına yönelik yaklaşımlar buna göre değişmiştir. Devlet için bir gelir kaynağı olarak görülmeye başlayan işçi ihracatının uygulanmasına yeni yaklaşımlar devreye girmiştir. 1980’lerin başından beri, ekonomik yardımın bir parçası olarak uygulanan projelerin sayısı azalmaya başlamış, projelerin çoğu ticari olarak uygulanmaya başlanmıştır. Genel olarak, açıklık reformlarının başlatılmasından sonra, işçi ihracatının büyüklüğü istikrarlı bir şekilde artmaya başlamıştır.

Aynı zamanda, ülkeden çıkışın serbestleştirilmesi sayesinde vatandaşlar, bireysel işlerin yanı sıra ticari faaliyetlerde bulunmak için yurtdışına seyahat etmeye başlamıştır. Bu, yerel işgücü piyasası üzerindeki baskıyı azaltmıştır. Batılı araştırmacılara göre, fiyatlardaki artış, işsizlik ve enflasyon Çin hükümetini vatandaşlarını yurtdışındaki iş ve işletme fırsatlarını aramaya teşvik etmeye zorlamıştır[25].

Ülkeden çıkışın serbestleşmesiyle birlikte, Çin’den iş göçünde kademeli bir artış başlamıştır. Zirvesi 1980’lerin sonunda ve 1990’larının ikinci yarısında gelmiş ve yurtdışındaki Çinli göçmenlerin aktif yatırımları eşlik etmiştir. Örneğin, İş Göçmenliği Programı kapsamında Avustralya’ya göç eden Çinliler, 1982-1990 yılları arasında yıllık geliriyle 14,8 milyon dolar getirmişlerdir[26].

1990’ların sonlarında, Çin ekonomisinde iç tüketim üzerindeki ekonomik büyüme oranlarının aşırı olmasından kaynaklanan bir takım sistemik problemler ortaya çıkmıştır. Büyüme oranının 1995’te % 10,9’dan 1999’da % 7,6’ya düştüğü 1997–2002’de ülkedeki iç ekonomik durumu belirleyen derin bir deflasyon durumuna neden olmuşlardır[27]. Hükümete göre, ulusal üreticilerin sermaye ihracatı için daha aktif bir yönelimi, sorunun çözümü olmalıydı. Bu bağlamda, 2000 yılında, Çinli üreticilerin dış pazarlara aktif olarak çıkmaları için “dışarıya çık” (go outside) sloganıyla bir strateji ortaya atılmıştır. Stratejinin nihai amacı, ÇHC’yi 2020–2030 yılları arasında kadar dünyanın en güçlü, ekonomik olarak, ülkesine dönüştürmek ve 2020 yılına kadar Gayri safi yurtiçi hasılayı 4 katına çıkararak arttırmaktır[28].

Hükümet, işletmeleri diğer ülkelerin doğal kaynaklarını daha aktif bir şekilde geliştirmeye, emtia ihracatını artırmaya, yeni pazarlar kazanmaya, yeni yüksek teknoloji ve teknoloji kaynakları açmaya teşvik etmiştir. Ayrıca, strateji aktif olarak yurtdışına yatırım yapma gereğini belirtmiştir. Kaynakların geliştirilmesi, teknolojinin kazanılması, pazarların geliştirilmesi için yatırımlar kullanılmalıdır. Çin’in uluslararası işgücü piyasasındaki konumunun genişlemesinin sağlanmasına büyük özen gösterilmiştir. Hükümet, Çinli işletmelerin ülke dışındaki inşaat çalışmalarına katılımını artırmıştır. Böylece, strateji, Çin ekonomisi için bir dizi önemli görevi çözmeyi amaçlanmıştır: Çin malları pazarını genişletmek ve uluslararası pazardaki konumlarını güçlendirmek, yeni hammadde kaynakları açmak, iş gücü ihracatını artırmak ve ekonominin bazı sektörlerinin aşırı doyma sorununu yatırımlarla çözmek.

Genel olarak, dış ekonomik faaliyetlerin yoğunlaşması ve Çin işletmelerinin dünya pazarlarına girişleri, yurtdışına giden Çinli vatandaşların akışının büyümesine katkıda bulunmuştur. Bu göç ekonomik bir yapıya sahiptir ve yurtdışındaki yatırım miktarını artırmak için devlet politikasıyla yakından bağlantılıdır.

Çin’in göç politikasının diğer önemli yönü eğitimsel göçtür. Çinli göçmenler, ülkenin bilimsel ve teknolojik gecikmesinin üstesinden gelmeye yardımcı olmalıdır. Dış ekonomik stratejinin etkin bir şekilde uygulanması için Çinli işletmeler ilgili bilgili ve yönetim becerileri standartlarına sahip kalifiye personel talep edilmiştir. Bununla birlikte, Çin eğitim kurumların bazıları bilim ve teknoloji dallarındaki önemli boşlukların var olduğu için mevcut eğitim ihtiyaçlarını tam olarak karşılayamamıştır. Bu durumdan çıkış yolu, öğrencilerin yurtdışına okumak için aktif olarak gönderilmeleridir[29].

Uzmanların ve bilim adamlarının gerekli katmanlarını oluşturmak için, 1978’de Çin hükümeti her yıl yurtdışına okumak için üç bin kişi göndermeye karar vermiştir[30]. Yurtdışından dönen Çinli öğrenciler ve uzmanlar ileri tecrübe ve teknolojiler getirmeli, onları ülkenin modernleşmesinin ihtiyaçlarına göre uygulamalıdır. Deng Xiaoping’e göre, böyle strateji 5 yıl içinde hızlı sonuç verecektir[31]. 1978’de ilk 860 kişi yurtdışına okumak için gönderilmiştir. Zaman geçtikçe de onların sayısı artmaya başlamış, ancak 1978-1985 döneminde yurtdışına okumaya giden öğrencilerin sadece yarısından azı Çin’e geri dönmüştür. Böylece, 1980’lerin sonunda, gelecekteki uzmanların Çin’den sızmasının önemli bir kapsam kazandığı ortaya çıkmıştır. Hükümet, yurtdışında eğitim alan öğrencilerin geri dönmeleri için bir politika geliştirmeye başlamıştır. Bunlardan biri, 1998 yılında, hükümet üniversiteler için fonu artırıp yurtdışındaki Çinli uzmanları ve öğrencileri çekmek için tahsis edilmiştir. Çin hükümeti, yurtdışındaki Çinli uzmanları ülkede işe almak için 200 milyondan fazla yuan’a dokuz en gelişmiş üniversitelere tahsis etmiştir[32]. New York Times yazarı D. French’in dediği gibi: “Model basittir: yurtdışında eğitim görmüş ve yurtdışında yaşayan Çinli uzmanları işe almak, onları iyi donanımlı laboratuarlara çalıştırmak, yetenekli öğrencilerle kuşatmak ve onlara özgürlük vermek[33]”. Bu politikaları başarılı sayılabilir çünkü Çin’e geldiklerinde, yanlarında en iyi uygulamaları ve teknolojileri de getirmişlerdir. Hükümet, yüksek nitelikli ve yetenekli uzmanların geri dönmesiyle Çin’in bilim insanları, araştırmacılar, yöneticiler ve uzmanları yetiştirmiştir.

Sonuç

Çin göçü 20. yüzyılın sonlarında ve 21. yüzyılın başlarında uluslararası göç süreçlerinin önemli bir olgusu haline gelmiştir. 20. yüzyılın ikinci yarısında ülke içinde önemli demografik baskı yaratan nüfusun hızlı büyümesi, açıklık reformların başlamasından sonra vatandaşların yurtdışına kitlesel bir şekilde ayrılması için ön koşulları yaratmıştır. Ülkeden giriş ve çıkış sisteminin serbestleşmesi, göç için büyük fırsat olmuştur.

Göç, başta işsizlik ve yoksulluk olmak üzere ülke içinde biriken bir dizi sorunu çözmek için tasarlanmıştır. Yerel işsizlik sorunlarını azaltmak için, Çin hükümeti yurtdışına seyahat etme konusundaki kısıtlamaları azaltmış ve yurtdışındaki vatandaşların bireysel işçi istihdamını, işçi ihracatını aktif olarak teşvik etmeye başlamıştır. Şu esnada, Çinli işçilerin coğrafiyası 180 ülkeye kadar uzanmıştır.

Bununla birlikte, Çin eğitim göçünü da arttırmıştır. Ülkeyi modernize etme gereğini göz önünde bulunduran Çin hükümeti, vatandaşların eğitim için yurtdışına ayrılmalara özellikle dikkat etmiştir. Ancak, eğitim için yurtdışına seyahat etme politikası, ülkede ciddi “beyin göçü” yaratmıştır. Fakat Çin hükümeti, ayrılan öğrencilerin geri dönmeleri için geniş kapsamlı önlemler geliştirmiştir. Aynı zamanda, yabancı Çinli uzmanların Çin’de ikamet etmeden projelere dahil olmalarını sağlayan bir sistem yaratılmıştır. Bu önlemler, sonuçlarını getirmiştir: ikamet yerlerine dönen ya da belirli bir süre için gelen önemli sayıda yabancı Çinli göçmenler ülkeye yeni teknolojiler, deneyim ve bilgi getirmişlerdir.

 

ANOHİNA, ELİZAVETA, “ “Novaya” Kitayskaya Migratsiya i Politika KNR po ee Regulirovaniyu”, (“Yeni” Çin göçü ve ÇHC’nin politikası), Tomsk, 2012, Tomskiy Gosudarstvenniy Universitet.

BERGER, YANA, “Kitay: ugrozyi, riski, vyizovyi razvitiyu”, (Çin: tehditler, riskler, kalkınma için zorluklar),  Moskova, Izdatelstvo R. Elinina, 2005, s. 49.

BİRYUKOV, VASİLİ, “Kitaytsi v SSHA i Amerikano- kitayskiye Otnosheniya na Sovremennom Etape”, (Amerika Birleşik Devletleri’nde Çinliler ve Mevcut Dönemde ABD-Çin İlişkileri), Moskova, 1983, Nauka, s. 10.

DUCANES, GEOFFREY, MANOLO, ABELLA, “Prospects for future outward migration flows: China and Southeast Asia; Asian Regional Programme on Governance of Labour Migration (Working paper № 24)”, Bangkok, İLO, 2009, s. 15.

FRENCH, HOWARD, “China Luring Foreign Scholars to Make İts Universities Great”, New York Times, 2005, October.

GAMBLE, ANNABELLE, “Overseas Chinese Entrepreneurship and Capitalist Development in Southeast Asia”, N.Y.: Martin’s Press, 2000, s. 123–124.

GERBRAS, VİLA, “Rossiya v Usloviyah Globalnoy Kitayskoy Migratsii”, (Küresel Çin göçü bağlamında Rusya), Moskova, Muravey, 2004.

НE, Lİ, “Returned students and political change in China”, Asian Perspective, 2006, S. 2,s. 5-29.

HOU, VANZHOU, “Politika Kitaya v Otnoshenii Vneshney Migratsii”, (Çin’in dış göç politikası), Problemi Dalnego Vostoka, 2002, S. 6, s. 12.

JUDITH, MARGARET, “Migration: the Asia Experience”, N.Y. : St. Martin’s Press, 1994, s. 262.

LARIN, ALEKSANDR, “Kitayskiye Migrantı v Rossii”, (Rusya’da Çinli Göçmenler), Moskova, Vostochnaya Kniga, 2009.

LE BAIL, HELENA, SHEN, WEY, “The Return of the “Brains” to China”, Paris : IFRI, 2008, s. 33.

LEBEDEV, SERGEY, “Nauka v Globalnom Mire”, (Küresel Dünyada Bilim),Vek Globalizatsiyi, S. 2, s. 145–151.

MА, LAURENCE, CARTIER, CAROLİN, “The Chinese Diaspora: Space, Place, Mobility, and Identity”, Lanham, 2003, s. 27

NYİRİ, PAL, SAVELİEV, İGOR, “Globalizing Chinese Migration: Trends in Europe and Asia”, London: Ashgate Pub., 2003, s.12.

PAN, LYNN, “Sons of the Yellow Emperor: A History of the Chinese Diaspora”,N.Y.: Kodansha Amerika İnc., 1994, s. 78.

PIEKE, FRANK, “Recent Trends in Chinese Migration to Europe: Fujianese Migration inPerspective”, Geneva, IOM, 2002, s. 31.

PURCELL, VICTOR, “The Chinese in Southeast Asia”, London, Oxford University Press, 1965, s. 24.

SUKHODOLOV, YAROSLAV, “Vneshne-ekonomicheskaya Deyatelnost Kitaya”, (Çin dış ekonomik faaliyeti), Vestnik Irkutskogo Gosudarstvennogo Tekhnicheskogo Universiteta, 2011, S. 7 (54), s.158-162.

YUFA, ZHANG, “Returned Chinese Students from America and the Chinese Leadership 1846– 1949”, Chinese Studies in History, Cilt 35, Sayı 3, 2002, s. 52.

ZWEIG, DAVID, CHEN, CHANGGUI, “China’s brain drain to the USA: views of overseas Chinese students and scholars in the 1990”, Berkeley : Routledge, 1995, s.144.

ZWEIG, DAVID, ROSEN, STANLEY, “How China Trained a New Generation Abroad”, Berkeley : Routledge, 2003, s. 144.

WANG, TANG, “Retrospect and Analysis of China’s Policies with Regard to Students Sent by the State to Other Countries since 1978”, Chinese Education and Society, 2005, S. 3, s. 13.


[1] Sukhodolov, Yaroslav, “Vneshne-ekonomicheskaya Deyatelnost Kitaya”, (Çin dış ekonomik faaliyeti), Vestnik Irkutskogo Gosudarstvennogo Tekhnicheskogo Universiteta, 2011, S. 7 (54), s.161.

[2] Purcell, Victor, “The Chinese in Southeast Asia”, London, Oxford University Press, 1965, s. 50.

[3] Pan, Lynn, “Sons of the Yellow Emperor: A History of the Chinese Diaspora”,  N.Y.: Kodansha Amerika İnc., 1994, s. 6.

  1. Gamble, Annabelle, “Overseas Chinese Entrepreneurship and Capitalist Development in Southeast Asia”, N.Y.: Martin’s Press, 2000, s. 123–124.

[5] Anohina, Elizaveta, “      “Novaya” Kitayskaya Migratsiya i Politika KNR po ee Regulirovaniyu”, (“Yeni” Çin göçü ve ÇHC’nin politikası), Tomsk, 2012, Tomskiy Gosudarstvenniy Universitet.

[6] Lebedev, Sergey, “Nauka v Globalnom Mire”, (Küresel Dünyada Bilim), Vek Globalizatsiyi, S. 2, s. 145.

[7] Нe, Li, “Returned students and political change in China”, Asian Perspective, 2006, S. 2, s. 10.

[8] Purcell, Victor, “The Chinese in Southeast Asia”, London, Oxford University Press, 1965, s. 24.

[9] Le Bail, Helena, Shen, Wey, “The Return of the “Brains” to China”, Paris : IFRI, 2008, s. 33.

[10] Larin, Aleksandr, “Kitayskiye Migrantı v Rossii”, (Rusya’da Çinli Göçmenler), Moskova, Vostochnaya Kniga Yayınevi, 2009, s. 349.

  1. Biryukov, Vasili, “Kitaytsi v SSHA i Amerikano- kitayskiye Otnosheniya na Sovremennom Etape”, (Amerika Birleşik Devletleri’nde Çinliler ve Mevcut Dönemde ABD-Çin İlişkileri), Moskova, 1983, Nauka, s.10
  1. Yufa, Zhang, “Returned Chinese Students from America and the Chinese Leadership 1846– 1949”, Chinese Studies in History, Cilt 35, Sayı 3, 2002, s. 52.
  1. Pan, Lynn, “Sons of the Yellow Emperor: A History of the Chinese Diaspora”,  N.Y.: Kodansha Amerika İnc., 1994, s. 78.
  1. Örneğin, 1903 yılında Kanada’da Çin vatandaşlarının 500 dolar tutarında göçüne vergi uygulanmış ve 1923’ten sonra 1947’ye kadar süren Çin’den göçmenlik yasağı getirilmiştir. / Judith, Margaret, “Migration: the Asia Experience”, N.Y. : St. Martin’s Press, 1994, s. 262.

[15] Larin, Aleksandr, “Kitayskiye Migrantı v Rossii”, (Rusya’da Çinli Göçmenler), Moskova, Vostochnaya Kniga Yayınevi, 2009, s. 352.

[16] Sukhodolov, Yaroslav, “Vneshne-ekonomicheskaya Deyatelnost Kitaya”, (Çin dış ekonomik faaliyeti), Vestnik Irkutskogo Gosudarstvennogo Tekhnicheskogo Universiteta, 2011, S. 7 (54), s.159.

[17] Uzmanlara göre, bu durumda, Çin nüfusu mevcut sayıyı 300 milyonu aşacak ve 1,6 milyardan fazla insan olacaktı./ Berger, Yana, “Kitay: ugrozyi, riski, vyizovyi razvitiyu”, (Çin: tehditler, riskler, kalkınma için zorluklar),  Moskova, Izdatelstvo R. Elinina, 2005, s. 249.

[18] Berger, Yana, “Kitay: ugrozyi, riski, vyizovyi razvitiyu”, (Çin: tehditler, riskler, kalkınma için zorluklar),  Moskova, Izdatelstvo R. Elinina, 2005, s. 49.

  1. Hou, Vanzhou, “Politika Kitaya v Otnoshenii Vneshney Migratsii”, (Çin’in dış göç politikası), Problemi Dalnego Vostoka, 2002, S. 6, s. 12.
  1. Ducanes, Geoffrey, Manolo, Abella, “Prospects for future outward migration flows: China and Southeast Asia; Asian Regional Programme on Governance of Labour Migration (Working paper № 24)”, Bangkok, İLO, 2009, s. 15.
  1. Pieke, Frank, “Recent Trends in Chinese Migration to Europe: Fujianese Migration in  Perspective”, Geneva, IOM, 2002, s. 16.

[22] İbid, s. 31.

  1. Gerbras, Vila, “Rossiya v Usloviyah Globalnoy Kitayskoy Migratsii”, (Küresel Çin göçü bağlamında Rusya), Moskova, Muravey, 2004, s.9.

[24] İbid, s. 15.

  1. Nyiri, Pal, Saveliev, İgor, “Globalizing Chinese Migration: Trends in Europe and Asia”, London: Ashgate Pub., 2003, s.12.

[26] Mа, Laurence, Cartier, Carolin, “The Chinese Diaspora: Space, Place, Mobility, and Identity”, Lanham, 2003, s. 27

[27] Gerbras, Vila, “Rossiya v Usloviyah Globalnoy Kitayskoy Migratsii”, (Küresel Çin göçü bağlamında Rusya), Moskova, Muravey, 2004, s.15.

[28] Anohina, Elizaveta, “     “Novaya” Kitayskaya Migratsiya i Politika KNR po ee Regulirovaniyu”, (“Yeni” Çin göçü ve ÇHC’nin politikası), Tomsk, 2012, Tomskiy Gosudarstvenniy Universitet, s. 110.

[29] Anohina, Elizaveta, “     “Novaya” Kitayskaya Migratsiya i Politika KNR po ee Regulirovaniyu”, (“Yeni” Çin göçü ve ÇHC’nin politikası), Tomsk, 2012, Tomskiy Gosudarstvenniy Universitet, s. 124.

  1. Zweig, David, Chen, Changgui, “China’s brain drain to the USA: views of overseas Chinese students and scholars in the 1990”, Berkeley : Routledge, 1995, s.144.

[31] Wang, Tang, “Retrospect and Analysis of China’s Policies with Regard to Students Sent by the State to Other Countries since 1978”, Chinese Education and Society, 2005, S. 3, s. 13.

  1. Zweig, David, Rosen, Stanley, “How China Trained a New Generation Abroad”, Berkeley : Routledge, 2003, s. 144.
  1. French, Howard, “China Luring Foreign Scholars to Make Its Universities Great”, New York Times, 2005, October.